15 Şubat 2015 Pazar

İki kadınlı aşk hikayesi

   Normal bir aşk hikayesi yazmak geldi içimden. Kağıdı kalemi aldım koskocaman AŞK HİKAYESİ yazdım başlığa. Sigaramı yaktım. Sonra düşündüm. Aklıma iki gencin birbirini sevmesinden, kavuşamamasından ya da tüm zorluklara rağmen birbirlerine kavuşmalarından başka bir şey gelmedi -ki bu zaten benim de yazmak istediğim gibi normal bir aşk hikayesiydi- sigaram bitene kadar düşündüm, boş duvarlara bakarak. Ardından birdenbire aklıma içinde iki kadın olan bir aşk hikayesi geldi. Yazmaya başladım. Yazdıkça yazdım. Kelimeler adeta kalemimden kayıp gidiyordu. Durmamalıydım. Durursam devamı hiçbir zaman gelmezdi. Yazdım, yazdım, yazdım. O kadar normal bir aşk hikayesiydi ki bu başından sonuna kadar her şeyi belliydi. İnsanların yazdığım ilk paragrafı okumaları bile hikayenin sonunu tahmin etmeleri için yeterli olurdu. Buna rağmen ben durmadım, çünkü ben hiçbir zaman hiçbir şeyi insanlar beni daha çok okusun diye yazmamıştım ve bu da hep böyle devam edecekti. 

   Bu iki kadın birbirlerine aşıktı ve ne yazık ki ailelerine anlatamıyorlardı. Aileleri onları çok yakın arkadaş olarak biliyordu sadece. İkisinin aslında birbirlerine deli gibi aşık oldukları akıllarının ucundan bile geçirmiyorlardı. Belki sizin de bu yazının bu kısmını okuyana kadar kafanızda tasarladığınız iki kadınlı bu aşk hikayesi basit bir aşk üçgeniydi. Sizin de aklınızın ucundan geçmedi belki de iki kadının birbirlerini deli gibi sevebilecekleri lakin bu kadınlar birbirlerini gerçekten çok seviyorlardı. Hatta aşkları için çok uzak diyarlara kaçmayı bile düşünüyorlardı. Sadece ailelerini üzmemek için biraz daha beklediler. Birbirlerini o kadar çok seviyorlardı ki sonsuza kadar bile bekleyebilirdiler. Ama ne yazık ki her normal ilişkide olduğu gibi engeller çoğaldıkça bu iki kadının arasında ayrılık çanları çalmaya başladı. Elbette bu birbirlerini sevmedikleri anlamına gelmiyordu. Ayrılmış olsalar bile birbirlerini hala daha çok seviyorlardı. Her normal aşk hikayesinde olduğu gibi ikisi de gereğinden fazla gurur yapıyordu. En sonunda biri pes etti ve sevdiği kadını aradı. Acaba bu kadın aşkını gururuna tercih edip sevdiği kadını aradığı için daha mı çok seviyordu sevildiğinden? 

   Araları eskisi kadar iyi olmasa da düzelmişti. Tekrar dışarı çıkıp eğleniyor ve birçok güzel şey paylaşıyorlardı eskisi gibi. Fakat arayan kadının beynini günden güne kemiriyordu, içindeki acaba sevilmiyor muyum düşüncesi. İster istemez bu durum davranışlarına da yansıyordu. Acabalar kafasında dolanırken sevdiği kadının beraber yaşamak istediğini belirten romantik konuşması, adeta güneş yanığına yoğurt sürülmüş insan rahatlaması yaşatmıştı bu kadında. Bu iki kadın bambaşka bir şehirde beraber yaşamaya başlasalar da ilişkileri gün geçtikçe daha kötü bir hal alıyordu. Komşuların şüpheci yaklaşımlarından tutun da ikisinin de ailelerinin ne zaman bir damat adayıyla tanışacağız soruları ikisini de ayrı ayrı bunaltıyordu. Ama akıllarından bir kere bile pes etmek geçmemişti. Bu birbirlerini çok sevmelerinden kaynaklanan bir pes etmeme durumu değildi sadece, içinde biraz da yaşadıkları toplumun bu tarz anormal görülen ilişkileri kabul etmesi için savaşıyorlardı adeta kendi içlerinde. 

   Hikayeleri burada bitmiyordu elbet ama benim biraz ara vermem gerekiyordu. Tam 18 sayfa yazı yazmıştım ki bu aylardır kalem tutmamış parmaklarım için gerçekten fazlaydı. Kalemi bıraktıktan sonraki ilk işim yazı yazarken bana engel oluyorlar diye tırnaklarımı kesmek oldu. Ardından yarım saat kadar uzandım. Bu iki kadını düşündüm. Ne güzel bir aşk hikayesi ama diye geçirdim içimden. Çok güzel ve tutkulu bir çifttiler. Hikayenin devamını düşünmemek için uzandığım yerden tavanı izleyip farklı şeyler düşünmeye ittim kendimi. Çünkü bu hikaye kalemimden birdenbire çıktı ve öyle devam etmeliydi. Yeterince dinlendikten sonra masama oturdum. Kalemimi elime aldım ama kalem yarım saat öncesindeki gibi kağıdın üzerinde akmıyordu, öylece olduğu yerde duruyordu. Keşke ara vermeseydim pişmanlığıyla beraber üstelemeden masadan kalktım ve kendime bir kahve yaptım. Hikayem hala daha masamda onu tamamlamamı bekliyor. Belki bir gün kalemlerimden biri masamdaki kağıtların üzerinden akıp benim hikayemi tamamlarlar, belli mi olur.