4 Eylül 2016 Pazar

susan kadın

kadın susuyordu. bu kadında bir sorun var, bi kadın bu kadar susmamalı. yoksa bu kadın üzgün mü? yoksa bi şeye mi kızgın? diye düşündü adam. kadın hala daha susuyordu. kadın hiç konuşmadı. adam hiç susmadı. sanki roller değişmişti. kadın adamı, adam da kadını oynuyordu. adam bu ne biçim hayat sahnesi dedi içinden. tam odadan çıkacakken kadın suskunluğunu bozdu, "git sen de git." dedi. adam gitti.

kadının aslında konuşacak çok şeyi vardı. adam dinlemeye hiç yeltenmedi. adam kadınları bu zamana kadar o kadar çok dinlemiş ki bu kadına hiç konuşma hakkı vermedi. kadın böyle düşündü. sadece düşündü. adamı düşündü, kendini düşündü. biz olabilir miyiz diye düşündü. sonra da biz olursak nasıl oluruz diye düşündü. güzel olurdu aslında, kadın güzel şeyler şeyler düşünmüştü hep adam hakkında. kadın adamın peşinden gitmek istedi ama artık çok geçti. kadın ağladı. çok ağladı. ilk defa bir erkeğin arkasından ağlıyordu. kadın suskunluğunu bozmadan ağlamaya devam etti. 

aradan çok zaman geçti. adam kadına geri döndü. kadın bırakıldığı gibi suskun bir şekilde karşıladı adamı. kadın çok acizdi. kadınlar hep acizdi. adamlar sürekli giderdi, bazen hiç gelmezlerdi bazen de çok zaman sonra gelirlerdi ama hep giderlerdi. kadınlar da susup oturup onları beklerdi. kadın hep böyle görmüştü. seviyordu ama kelimelere dökemiyordu. daha önce hiç sevilmemişti çünkü. adamı gerçekten sevip sevmediğini bile bilemiyordu. sadece canı yanıyordu. bunu sevgi sanıyordu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder