24 Eylül 2016 Cumartesi
9da uyandım bu lanet güne. Yataktan çıkmadım hemen biraz debelendim, oynadığım oyunun videolarını izledim. Uyuklamışım sonra, annemin telefonuna uyandım. Yanına almayı unuttuğu şeyleri bavuluma koymamı rica etti benden. Evet bavul. Bavul hazırlamam lazım. Evet onunla tanıştığım şehre gidiyorum. İçim sıkıldı birden. Ayağa kalktım, kalbim hiç atmadığı kadar atıyordu. Ağladım biraz, tanıştığımızdan beri ilk defa beni havaalanında karşılamayacaktı çünkü. Onunla tanıştıktan sonraki İstanbula ilk gelişimde bana seni seviyorum demişti ilk defa. Bu şu an için son gelişim istanbula, bana bu son gelişimde ilişki yaşayacak kadar sevmiyorum dedi ilk defa. Bavulumu hazırladım, evi kontrol ettim. Çıkmadan önce son kez, son kez benim olmanı istiyorum diye ağladığım yatağa baktım. Şimdi havaalanındayım binmedim daha uçağa. Binmek de istemiyorum aslında, inince o olmayacak çünkü karşımda. İlk defa..
13 Eylül 2016 Salı
benden sonraki fotoğraflarına bakıyorum. onu çok iyi tanıyorum, sahte gülümsüyor. halbuki ayrılırsak daha mutlu olacağını, hatta daha mutlu olmak için ayrılmak istediğini söylemişti.
onu hala çok seviyorum. bunları yazarken göğsüm sıkışıyor ama yazarsam bana iyi gelecekmiş gibi hissediyorum. o bana ben artık sevmediğini söyledi. göğsüm öyle bir dumanla kaplandı ki o an hala daha geçmedi. içim acıyor ne desem bilmiyorum sadece içim acıyor. ağlamamak için zorluyorum kendimi çoğu zaman. onu düşünmemeye çalışıyorum ama beceremiyorum. baktığım her boş duvarda bile o var. içim acıyor.
çok korkuyorum, onu görünce kendimi tutamayacağımdan, saçma sapan bi şey söyleyeceğimden saçma sapan bi şey yapacağımdan çok korkuyorum. o beni güçlü zannediyor, her türlü zorluğa rağmen ayakta kaldığımı düşünüyordu ama ben ölüyorum. gün geçtikçe bir parçam daha yok oluyor benim. bunu ona belli etmemem lazım. nasıl yaparım bilmiyorum ama sessizce ölmem lazım. kendi köşeme çekilmem lazım. tıpkı ondan önce nasılsam öyle olmam lazım, boş ve sümsük.
onu hala çok seviyorum. bunları yazarken göğsüm sıkışıyor ama yazarsam bana iyi gelecekmiş gibi hissediyorum. o bana ben artık sevmediğini söyledi. göğsüm öyle bir dumanla kaplandı ki o an hala daha geçmedi. içim acıyor ne desem bilmiyorum sadece içim acıyor. ağlamamak için zorluyorum kendimi çoğu zaman. onu düşünmemeye çalışıyorum ama beceremiyorum. baktığım her boş duvarda bile o var. içim acıyor.
çok korkuyorum, onu görünce kendimi tutamayacağımdan, saçma sapan bi şey söyleyeceğimden saçma sapan bi şey yapacağımdan çok korkuyorum. o beni güçlü zannediyor, her türlü zorluğa rağmen ayakta kaldığımı düşünüyordu ama ben ölüyorum. gün geçtikçe bir parçam daha yok oluyor benim. bunu ona belli etmemem lazım. nasıl yaparım bilmiyorum ama sessizce ölmem lazım. kendi köşeme çekilmem lazım. tıpkı ondan önce nasılsam öyle olmam lazım, boş ve sümsük.
4 Eylül 2016 Pazar
susan kadın
kadın susuyordu. bu kadında bir sorun var, bi kadın bu kadar susmamalı. yoksa bu kadın üzgün mü? yoksa bi şeye mi kızgın? diye düşündü adam. kadın hala daha susuyordu. kadın hiç konuşmadı. adam hiç susmadı. sanki roller değişmişti. kadın adamı, adam da kadını oynuyordu. adam bu ne biçim hayat sahnesi dedi içinden. tam odadan çıkacakken kadın suskunluğunu bozdu, "git sen de git." dedi. adam gitti.
kadının aslında konuşacak çok şeyi vardı. adam dinlemeye hiç yeltenmedi. adam kadınları bu zamana kadar o kadar çok dinlemiş ki bu kadına hiç konuşma hakkı vermedi. kadın böyle düşündü. sadece düşündü. adamı düşündü, kendini düşündü. biz olabilir miyiz diye düşündü. sonra da biz olursak nasıl oluruz diye düşündü. güzel olurdu aslında, kadın güzel şeyler şeyler düşünmüştü hep adam hakkında. kadın adamın peşinden gitmek istedi ama artık çok geçti. kadın ağladı. çok ağladı. ilk defa bir erkeğin arkasından ağlıyordu. kadın suskunluğunu bozmadan ağlamaya devam etti.
aradan çok zaman geçti. adam kadına geri döndü. kadın bırakıldığı gibi suskun bir şekilde karşıladı adamı. kadın çok acizdi. kadınlar hep acizdi. adamlar sürekli giderdi, bazen hiç gelmezlerdi bazen de çok zaman sonra gelirlerdi ama hep giderlerdi. kadınlar da susup oturup onları beklerdi. kadın hep böyle görmüştü. seviyordu ama kelimelere dökemiyordu. daha önce hiç sevilmemişti çünkü. adamı gerçekten sevip sevmediğini bile bilemiyordu. sadece canı yanıyordu. bunu sevgi sanıyordu.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)