28 Ocak 2015 Çarşamba
öylece bakıyorum üzerine bir sürü kelime olan kağıda. okumuyorum sadece göz gezdiriyorum. üşeniyorum. açım, midemden hiç duymadığım sesler geliyor, mutfağa gitmeye üşeniyorum. aklıma gece gördüğüm kabusum geliyor. uzun zamandır kabus görmemiştim, çok etkilendim bu sefer. kabusumdaki çocuktan mı hoşlanıyorum acaba diyorum kendi kendime. onun başkasıyla olması neden kabusum olsun ki, ben bunlara çok da takılan biri değilim diyorum. diyorum ama kendi kendime diyorum. ona söyleyemiyorum. okumadığım sayfayı çeviriyorum, öbür sayfayı da okumuyorum, göz gezdiriyorum. o sayfa da bitiyor, öbür sayfaya geçiyorum. kafam o kadar dolu ki okuduğumu anlamıyorum. ben ne zaman bu kadar gerizekalı oldum acaba, okuduğunu algılayamayacak kadar. okuyamayan insan yazamaz da, evet gerçekten böyle düşünüyorum. ama yine de yazıyorum bu satırları. önemli olan içimin dökülmesi. klavyemin biraz daha eskimesi. tek istediğim bu. tek yapabildiğim bu. elimden başka bir şey gelmiyor.
7 Ocak 2015 Çarşamba
Soğukla sevişen küpelerim vücut sıcaklığımı emerken yıldızların aydınlattığı denizin kokusunu çekiyorum içime, birden finaller geliyor aklıma, girmediğim ve girmeyeceklerim. Deri montumun içine sakladığım yarım kalmış konyak şişesinin buz kesmiş metaline adıyorum kendimi ispirtodan hallice. Kaçak sigaram ezilip büzülmüş cebimde, saçlarımı rüzgar yalıyor. Sonra yaşım geliyor aklıma ve yaşımın yaşanmışlıklarının durduğu yer. İyice canım sıkılıyor, sahildeki yengeçleri yakalayıp küfürleşiyoruz. Her sunulan zehri şifa sanan benliğimde kevaşeleşmiş ruhuma dair yollarda bırakmak istercesine ağıtlarımı, yürüyorum ben kendi yolumda beklentilerinizden siktir olup gidercesine.
6 Ocak 2015 Salı
GEÇİP GİDİYORUM BEN
Şu sıralar hiç olmadığım kadar duygusalım sanırım. Olur olmadık şeylere ağlar oldum, oysaki ben herhangi bir olayda etrafındaki insanların o olaya verdiği tepkilere bakıp nasıl bi tepki vermem gerektiğine kanaat getiriyordum. Hissizleşme yolunda emin adımlarla ilerlerken birden bire ne değişti de ağlamaya başladım? İnanın çok merak ediyorum. Merak ediyorum ama cevabını da aramıyorum, hormonaldir deyip geçiyorum.
GEÇİP GİDİYORUM
Geçip gidiyorum ben. Kimsenin benim farkıma varmasına izin vermeden. İnsanların arasına kolayca karışabilen ben geçip gidiyorum, bitiyorum, hissediyorum.
Geçip gidiyorum, en güzel köşeleri kendime seçiyorum. Köşeler benim, her yer sizin olsun. Ben gizli saklı yerleri çok severim. Çocukken de çok severdim. Süpürgenin bile hiçbir zaman girmediği köşelerde saklanırdım hep. Bütün oyuncaklarımı da götüme sokarcasına yanıma alırdım. Sanki benden birazcık bile uzakta olsalar onların başına kötü şeyler gelecekmiş gibi hissederdim. Bir şey olursa onları korumak için bir şey yapamazdım ama. Çok korkaktım. Hala daha çok korkağım. Ama gizlemeye çalıştım ben hep bunu. Yine çocukluktan kalma bi anımdır, 2. sınıfa gidiyorum hava aşırı yağmurlu. Birden bire şimşek çaktı, gök gürledi, yer sallandı, ben ağlaya ağlaya sıranın altına saklandım. Bütün sınıf güldü bana. Sınıfın en uzunlarından, en irilerindendim. Korkmamam gerekiyordu ama korkuyordum. Korkuyorum her şeyden. Kadınlardan, erkeklerden, çocuklardan, ama lütfen önce kadınlar ve çocuklar! Aşık olmaktan korkuyorum en çok. Hatta aşık olmamak için düzenli olarak farklı karakterler yaratıyorum kafamda ve onlara karşı takıntılı hale getiriyorum kendimi. Ama kesinlikle unutmuyorum onların benim hayal ürünüm olduğun. Maazallah aşık falan olurum, hiç gerek yok. Sonra soğuyorum ya da sıkılıyorum ve bırakıyorum bu davranışı. Ama çok korkuyorum aşık olmaktan, birinin bana aşık olmasından. ÇÜNKÜ BEN AŞIK OLUNACAK BİR İNSAN DEĞİLİM.
Kaybetmekten de korkuyorum çok, herkes gibi. Korkuyorum ama kaybedecek hiçbir şeyim yok, inan ki. Evim, arabam, ailem, mesleğim, param... HİÇBİR ŞEYİM YOK! Olmadı da bu zamana kadar. Olmasını da istemem zaten. Gerek yok çünkü o zaman yani kaybedecek şeylerim olduğu zaman ben daha çok korkarım ki. Ereksiyon halindeki bir penisin korkudan içine kaçması gibi kaçacak yerler ararım. Köşeler bulurum yine belki ama sonucu ne olur ben de bilmiyorum.
Ben sadece ağlıyorum şu sıralar, nedenini bilmiyorum. Şu an bile bir kaç damla yaş süzülüyor yüzümden. Belki de kendi acizliğime ağlıyorumdur nedenini bilmiyorum. Bildiğim tek şey bu yaşların korktuğum için akmadığı. Eğer öyle olsaydı bilirdim, tutardım zaten kendimi ağlamamak için. Ben hep güçlü kadın izlenimini vermeye çalıştım insanlara. Başarılı oldum mu olmadım mı bilmiyorum ama ben şu an kendime bile ilk defa itiraf ettim korktuğumu. Sanırım aşıyorum bazı şeyleri. Geçip gidiyorum ya, ondandır.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)